Türkiye’deki mobilya sektörünün globaldeki yerinden ve geliştirilmesi gereken noktalardan söz eden Gürcan, “Mobilya sektörü, son yıllarda ihracatta olan başarısı ile ülke için stratejik bir önem taşımaktadır. Sektörün ekonomiye olan katkısı son 10 yuda hızlı bir büyüme göstermiş, işyeri sayısı ve oluşturduğu istihdam ile de önemli bir sektör olduğunu ispatlamıştır. Sektör bilgilerine baktığımızda da dünyanın 13’üncü büyük üreticisi, 3 milyar Dolardan fazla dış ticaret fazlası veren, 36 bin üreticisi, ülke genelinde hemen her yerde yaygın üretim ağından dolayı da 500 bine yakın istihdam sağlayan bir yapıyla karşılaşıyoruz.
Mobilya sektörü bilgi ve sermaye açısından yoğun bir sektör olma yönünde değişimden geçmekte. Mobilya satış fiyatımız bugün kilogram başına 2.5 – 3 Dolar civarlarındayken, İtalya’da kilogram başına 10-20 Dolar düzeyindedir. Türk mobilya sektörünün de bu aralıklara yaklaşması öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Mobilya Sanayi İşadamları Derneği (MOBSAD) Üyeleri olarak mobilya satış kilogram ortalamamız 10-15 Dolarlar civarındadır. MOBSAD olarak belirlenen hedeflere daha yakın durumdayız. İhracatta USD/kilogram değerini yakın gelecekte 5-6 Dolarlara, nihai olarak da 8-10 Dolarlara çıkarmanın yolu masif ahşaptan mobilya (ev, mutfak, bahçe gibi) üretiminin artırılmasından geçtiğini düşünüyoruz. Bu sebeple de masif ahşap ham maddesi üreticileri ile bu ham maddeyi kullanan mobilya üreticilerinin yoğun iletişim sağlayarak iş birliği içine girmesi gerektiği açıktır” diye konuştu. İhracatta öne çıkacak pazarlar hakkında da bilgi veren Gürcan, şu ülkelere odaklanılması gerektiğinin altını çizdi:
“G-10 ülkeleri; ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, İtalya, Belçika, Kanada ve İspanya”
Türkiye’de mobilya sektörünün daha fazla katma değer oluşturabilmesi için neler yapması gerektiğine de değmen Gürcan, olması gerekenleri maddeler halinde anlattı;
• Sektörde istikrarlı artışın sağlanması,
• İhracat kapasitesini geliştirme,
• Taklitçiliğin yerine düşük fiyatlı ürünlerden, özgün tasarımlı katma değeri yüksek markalı ürün portföyüne geçişin sağlanması,
• Uluslararası pazarlardaki satış ağı ve tanıtım faaliyetlerinin artırılması,
• Yeni teknolojilerin kullanımı için AR-GE çalışmalarının özendirilmesi,
• Test, analiz ve kalite kontrol laboratuvarlarının yaygınlaştırılması ve akreditasyon sisteminin kurulması,
• Hedef pazarlarda rekabetçi gücü artırarak dolayısıyla pazar payının artırılması,
• Hedef pazarlarda bilinirliğin artırılması, – Yurt içi ve yurt dışı fuarlar, B2B görüşmeler, ülkelerinin Ticari Ateşeleri ile irtibat halinde olunması ve buluşma ların sağlanması,
• Kaliteli ham madde kaynağının yeterliliğini ve izlenebilirliğinin sağlanması,
• Kalite ve çevre standartlarına uygun üretimin yaygınlaştırılması,
• Sektörde kayıt dışılığın yüksek olması nedeniyle üretim ve satışların kayıt altına alınması,
• Nitelikli/ Kalifiye işgücü bulma güçlüğünün giderilmesine yönelik Devlet, STK, Milli Eğitim Bakanlığı, firmalar el ele vererek ulusal hedef olarak belirlenmesi,
• Dış pazarlara yönelik sektöre haiz bilgi ve istatistik altyapısının kurulması,
• Enerji fiyatları ve nakliye maliyetlerinin yüksekliği gibi birtakım sorunların giderilmesi,
• İhracata yönelik Devlet Desteklerinin daha kolay ve zahmetsiz ulaşma özellikle KOBİ’lerin yararlanmasına yönelik yöntemlerin yaygınlaştırılması,
• Nakliye sorununun aşılması için demir yolu ağı ve deniz yolu taşımacılığının geliştirilmesi,
• Sektörde teslimat, ürün değiştirme ve montaj işlerini yapan teşkilatlanma ve servis hizmetlerinin sunulması,
• Marka ve ürün geliştirmeyi destekleyen yeni kurum teşkilatlandırmaların oluşturulması.
Kaynak: Türkiye’de İş Dünyası Dergisi 2023 Ocak Yayını